Bugun...



En çok öldüren hastalık: KALP

Yapılan çalışmalara göre Türkiye'de kalp krizi Avrupalılardan daha erken geliyor...

facebook-paylas
Güncelleme: 01-10-2025 14:33:12 Tarih: 01-10-2025 14:25

En çok öldüren hastalık: KALP

En çok öldüren hastalık: KALP
 
Yapılan çalışmalara göre Türkiye'de kalp krizi Avrupalılardan daha erken geliyor...
 
Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği (TKDCD) Dünya Kalp Günü etkinlikleri kapsamında, “Sağlıkta Ortak Akıl – Kalp ve Damar Hastalıkları Medya Çalıştayı” düzenledi...
 
İstanbul'da düzenlenen geniş katılımlı kongreye alanında uzman sağlık muhabir ve yazarları da katıldı...
Dört saati aşan toplantıda kalp cerrahları ve medya çalışanları salgın haline gelen hızı bir türlü kesilemeyen kalp damar hastalıklarını masaya yatırdı. 
TKDCD’nin öncülüğünde, çözüm önerilerinin de paylaşıldığı toplantıda, hekimler ve medya temsilcileri aynı masada buluştu.  
Deneyimlerin paylaşıldığı, yanlış bilgilerin önüne geçmek için stratejilerin tartışıldığı ve topluma güvenilir mesajların nasıl aktarılabileceğinin şekillendirildiği bir “Ortak Akıl” platformu olarak gerçekleştirililen toplantı büyük ilgi gördü.
 
Milyonlarca vatandaşımızı ilgilendiren önemli bir çalışmaya imza atan Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği (TKDCD), salgın haline gelen kalp damar hastalıkları hakkında şu bilgileri verdi:
 
 
KALP VE DAMAR HASTALIKLARI HER ÜÇ ÖLÜMDEN BİRİNİN NEDENİ
"Türkiye’de kalp-damar hastalıkları 2024 yılında tüm ölümlerin yüzde 36’sından sorumludur. Yani ülkemizde hayatını kaybeden her üç kişiden biri kalp hastalığı nedeniyle aramızdan ayrılıyor. Son beş yıldır bu oran değişmiyor; pandemi döneminde bazı dalgalanmalar yaşansa da tablo aynı: kalp ve damar hastalıkları, ölüm nedenleri arasında açık ara ilk sırada. Cinsiyet dağılımına bakıldığında erkeklerde zaman zaman kanser ölümleri öne geçse de kadınlarda kalp-damar hastalıkları açık farkla birinci sırada yer alıyor.
 
 
TÜRKİYE’DE KALP KRİZİ AVRUPALILARDAN DAHA ERKEN GELİYOR!
Avrupa’da kalp krizi yaşı ortalama 65-70 yaş arasında. İngiltere ve Almanya’ya bakarsak ortalamanın 67-68 yaşları olduğunu görüyoruz. Ülkemizde kalp krizi geçirenlerin ortalama yaşı 60-65 yaş arasında. Yani bizde kalp krizi geçirme yaşı ortalama 2-3 yaş daha erken gibi görünüyor. Bu karşılaştırmayı klinik araştırmalardan daha çok ulusal veriler üzerinden yapmak daha kesin sonuçlar verecektir. Daha belirgin olan, kalp krizi geçirme yaşının daha erkene doğru gelmesi. Bu tüm dünyada benzer şekilde. Ülkemizde kalp krizi geçirme yaşının düşmeye meyil etmesinin çeşitli sebepleri var.
Peki neden daha erken?
Genç erkeklerde sigara kullanımı çok yüksek; neredeyse her iki hastadan biri aktif sigara içiyor.
Kolesterol yüksekliği, yüksek tansiyon ve diyabet sıklıkla birlikte görülüyor.
Obezite ve hareketsizlik giderek artıyor.
“Kötü kolesterol” dediğimiz LDL değerlerini düşürmeyi hastalarımız yeterince önemsemiyor; düzenli kontrol ve ilaç uyumu düşük kalıyor.
Bu tablo, Türkiye’de risklerin genç yaşta biriktiğini ve önleyici adımların erken yaşta başlaması gerekliliğinin önemini açıkça ortaya koyuyor.
 
 
EN YÜKSEK RİSK 65 YAŞ ÜSTÜNDE, KADINLARDA MENOPOZ SONRASI HIZLANIYOR
Kalp ve damar hastalıklarının riski yaşla birlikte katlanarak artıyor; en ağır yük 65 yaşın üzerindekilerde görülüyor. Erkekler genç yaşlarda daha erken riskle karşılaşıyor, kadınlarda ise menopoz sonrasında tablo hızla değişiyor ve ileri yaşlarda fark kapanıyor.
Türkiye’de kalp krizi geçirenlerin klinik verilere ortalama yaşı 60-65 yaş aralığı. Ulusal kayıtlar, hastaların yalnızca dörtte birinin kadın olduğunu gösteriyor. Bu da erkeklerin daha genç yaşta hastalığa yakalandığını, kadınların ise daha ileri yaşta riskle karşı karşıya kaldığını ortaya koyuyor.
Bu nedenle kalp-damar hastalıkları erkeklere özgü değil; kadınlarda özellikle menopoz sonrası aynı derecede hayati bir tehdit oluşturuyor.
 
 
COVID AŞILARI KALP KRİZİ RİSKİNİ ARTIRIYOR MU?
Kamuoyunda sıkça sorulan “Covid aşıları gençlerde kalp krizi ve ani ölümleri artırıyor mu?” sorusunun yanıtı açıktır: Hayır, böyle bir artış saptanmamıştır.
Bilimsel veriler, mRNA aşılarından sonra nadiren görülen kalp kası iltihabı (miyokardit) olgularını doğrulamakla birlikte, bu durum genellikle genç erkeklerde, ikinci dozdan sonraki ilk hafta içinde ortaya çıkar ve çoğu vaka hafif seyirli olup tamamen düzelir.
Buna karşılık Covid enfeksiyonu geçiren kişilerde hem kalp kası iltihabı hem de kalp krizi riski aşıya kıyasla kat kat yüksektir. İngiltere, ABD ve Fransa’dan elde edilen geniş ölçekli kayıtlar, aşı sonrası kalp krizi ve ölüm oranlarında artış göstermediği gibi, bazı çalışmalarda koruyucu etki sinyalleri dahi bildirilmiştir.
Sonuç olarak: Aşılar, kalp krizi riskini artırmaz; aksine Covid’in yol açtığı ağır kalp hasarına karşı en güvenilir korumayı sağlar.
 
 
OBEZİTE VE DİYABET HIZLA ARTIYOR, YÜKSEK TANSİYON SORUNU YAYGIN, SİGARA ALIŞKANLIĞI DİRENÇLİ
Son on yılda Türkiye’de kalp ve damar hastalıklarının başlıca risk faktörlerinde olumsuz bir eğilim gözlenmektedir. Yetişkin nüfusun beşte birinden fazlası obezdir; fazla kilolu bireyler de eklendiğinde toplumun yüzde 60’ından fazlası sağlıklı kilonun üzerindedir. Her üç yetişkinden biri hipertansiyon hastasıdır. Tedavi ve kontrol oranlarında iyileşmeler sağlanmış olsa da yüksek tansiyon yaygın bir sorun olmaya devam etmektedir. Diyabetli sayısı 2011 yılında 3,5 milyon iken, 2024 yılında yaklaşık 9,6 milyona yükselmiştir. Bugün erişkin nüfusun her 6–7 kişisinden biri diyabet hastasıdır. Tütün kullanımı ise yüksek seviyesini korumaktadır; genç erkeklerde yoğunluğu sürmekte, kadınlarda ise artış dikkat çekmektedir.
Neticede Türkiye’de obezite ve diyabet hızla artmakta, hipertansiyon yaygınlığını korumakta, sigara kullanımı ise dirençli bir alışkanlık olarak varlığını sürdürmektedir. Bu dört faktör, kalp ve damar hastalıklarının toplum üzerindeki yükünü giderek artırmaktadır.
 
 
KOLESTEROL GERÇEĞİ: ORTALAMA DEĞER ALDATICI, RİSK YÜKSEK; HEDEFLERE ULAŞMAKTA ZORLANIYORUZ
Türk toplumunda ortalama “kötü” kolesterol (LDL) düzeyi yaklaşık 120 mg/dL’dir. Ancak her 3 erişkinden 1’i 130 mg/dL’nin üzerinde seyrediyor. Dahası, erişkinlerin %60’ı son bir yıl içinde hiç kolesterol ölçtürmemiş durumda. Bu tablo, düzenli takip kültürünün zayıf olduğunu gösteriyor.
Yüksek riskli grupta (kalp hastalığı geçirmiş olanlar veya diyabet gibi ek riskleri bulunan kişiler) hedeflenen kolesterol seviyelerine inme oranları düşük seyrediyor. Risk altındaki grupta korunmada hedef kabul edilen LDL değeri 70 mg/dL iken bu değere ulaşabilenlerin oranı yalnızca %18 civarındadır. Şeker hastalığı varlığında kolesterol ilacı kullanması gerekenlerin yarısından azı tedaviye başlamış görünüyor; tedavi alanların da yalnızca dörtte biri hedefe ulaşabiliyor.
Tedavide hedefe ulaşamamanın başlıca nedenleri, kolesterol ilacının yeterli dozda ve gerektiğinde kombinasyon halinde kullanılmaması, yan etki kaygıları ve yanlış bilgiler nedeniyle tedaviye uyumun zaman içinde bozulması, ayrıca düzenli doktor kontrolü ve laboratuvar izleminin aksamasıdır. Buna, yaşam tarzı değişikliklerinin kalıcı hale getirilememesi (beslenme düzeni, fiziksel aktivite, sigarayı bırakma) eklendiğinde LDL düzeyleri hedefin üzerinde kalmaya devam eder. Düzenli ölçüm, hekimle yakın takip ve uygun doz/ kombinasyonla sürdürülen tedavi, hedefe ulaşmanın en güvenilir yoludur.
 
 
KALP KRİZİNDE ACİL MÜDAHALE: HEDEF 90 DAKİKA, BÜYÜK MERKEZLERDE 60–80 DAKİKA
Türkiye’de kalp ve damar hastalıklarının yaygınlığını, yaş ve cinsiyete göre risk dağılımını ve başlıca nedenleri ortaya koyduk, şimdi tedavi başlığına geçiyoruz. Kalp krizinde acil müdahalenin hızını, hastanın hastane kapısından girdiği andan anjiyo laboratuvarında tıkalı damarın açılmasına kadar geçen “kapıdan-balona” süresi belirler. Doğru merkeze yönlendirme ve transfer zinciri bu süreyi doğrudan etkiler. Ardından ülke genelindeki işlem kapasitesini ve erişim düzeyini değerlendiriyoruz.
Kalp krizinde amaç basittir: tıkalı damarı en kısa sürede açmak. “Kapıdan-balona” süresi, hastanın hastane kapısından girdiği andan anjiyo salonunda damarın yeniden kan akımına kavuşmasına kadar geçen zamanı ifade eder. Ulusal hedef 90 dakikanın altıdır. Büyük merkezlerde bu süre çoğunlukla 60–80 dakika aralığına inmektedir; bazı çalışmalarda yaklaşık 36 dakikalık medyan değerler bildirilmiştir. Bu tablo, doğru akış kurulduğunda müdahalenin üstün hızla yapılabildiğini gösterir. Hastane öncesi zincirin güçlenmesi (112’nin erken aranması, sahada EKG çekilmesi ve doğrudan girişim yapılabilen merkeze yönlendirme) toplam zamanı daha da kısaltır.
 
 
ERİŞİM VE KAPASİTE: TÜRKİYE AVRUPA’NIN ÜZERİNDE
Türkiye, kalp damar tedavilerinde yüksek hacim ve geniş erişim sunmaktadır. Yılda yaklaşık 326 bin koroner girişim (balon ve stent içeren işlemler) ve 50 bin koroner baypas ameliyatı yapılır. Nüfusa oranlandığında ülkemiz, koroner girişimlerde Avrupa ortalamasının yaklaşık %60 üzerinde, baypasta ise %120 üzerinde yer alır. Bu tablo, hastaların tedaviye hızla ulaşabildiğini ve merkezlerde önemli bir deneyim birikimi bulunduğunu gösterir. 
 
 
KALP SAĞLIĞINDA KORUNMA: DOĞRU UYGULAMALAR VE KAÇINILACAKLAR
Şimdi odağı tedaviden korunmaya çeviriyoruz. Toplumun sık sorduğu soru net: “Takviye kullanırsak kalp krizini önleyebilir miyiz?” Yanıt, bugüne dek biriken bilimsel kanıtlarla açıktır.
Takviyelerin rolü sınırlıdır.
Raf ürünü balık yağı karışımları, multivitaminler, antioksidanlar, koenzim Q10, D vitamini ve benzeri ürünler; kalp krizi, inme veya kalp-damar kaynaklı ölüm riskini anlamlı biçimde azaltmış değildir. “Doğal” olması güvenli veya etkili olduğu anlamına gelmez. “Kırmızı pirinç mayası” gibi ürünler “kötü kolesterolü” düşürebilir; ancak içeriği ve dozu değişkendir, ilaçlarla etkileşim ve karaciğer-kas sorunları doğurabilir. Bu nedenle kolesterol ilacının yerine önerilmez.
 
Gerçek etkiyi yaşam tarzı sağlar...
Korunmada en kalıcı etki, günlük yaşam alışkanlıklarıyla sağlanır. Temel yaklaşım, sofrayı Akdeniz modeline uygun hale getirmektir. Akdeniz modelinde yemeklerde ana yağ olarak zeytinyağı kullanılır. Her gün sebze, meyve, tam tahıl, baklagil ve bir avuç kuruyemiş tüketilir. Balık haftada bir-iki kez yenir. Kırmızı ve işlenmiş etler sınırlandırılır. Lifli gıdaların alımı arttırılır. Yulaf ve arpa ürünleri ile baklagiller düzenli tüketildiğinde “kötü kolesterol” olarak bilinen LDL düşer. Doymuş yağ tüketimi azaltılır. Tereyağı ve işlenmiş etler yerine zeytinyağı ve kuruyemiş gibi sağlıklı yağ kaynakları tercih edilir. Tuz kısıtlanır. Haftanın çoğu günü düzenli, tempolu yürüyüş yapılır. Bu adımlar kan basıncını iyileştirir ve toplam kardiyovasküler riski azaltır.
Bu önlemler ilaç tedavisinin yerini almaz. Tedaviyi tamamlar. Düzenli ve istikrarlı uygulandığında birikimli etki sağlar ve korunma gücünü artırır.
 
 
Mucize takviye yok!
Kolesterol ve tansiyon değerleri düzenli olarak takip edilir. Gerekli görülen durumlarda kolesterol ilacı yeterli dozda ve kesintisiz kullanılır. Sigara bırakılır. Haftanın çoğu günü tempolu yürüyüş yapılır. Sofra, Akdeniz beslenme modeline uygun hale getirilir. Bu adımlar kalp krizi ve inme riskini belirgin ölçüde azaltır. “Mucize takviye” arayışı yerine, ölçülebilir hedeflerle ve düzenli hekim takibiyle ilerlemek en güvenli yaklaşımdır.
 
 
BRANŞ BAZLI HİZMET HACMİ
Türkiye’de kalp ve damar hastalıklarının yönetimi, yaygın sağlık altyapısı ve 7/24 hizmet veren merkezlerle desteklenir. Acil başvurularda 112 hattı ve doğrudan girişim yapılabilen merkezlere yönlendirme zinciri etkin biçimde çalışır. Bu altyapı, hızlı tanı ve zamanında müdahale için kritik öneme sahiptir. Kardiyoloji ve kalp-damar cerrahisi poliklinik başvuruları, ülke çapında yüksek bir hacme ulaşır. 
 
 
Medyayla ilişki...
Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği (TKDCD) olarak, medyayla kurduğumuz iş birliğini toplum sağlığı için stratejik bir ortaklık olarak görüyoruz. Amacımız, doğru bilgiyi anlaşılır bir dille sunmak, kalp ve damar hastalıklarında hızlı ve etkili tedaviyi ülke geneline yaymak ve tekrar eden olayların önüne geçmektir."



Editör: Coşkun BEL




Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KALP SAĞLIĞI Haberleri

ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
YAZARLAR
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter RSS
YUKARI YUKARI