Bugun...


Coşkun BEL

facebook-paylas
Kalbimizin 1 numaralı düşmanı
Tarih: 10-07-2023 13:16:00 Güncelleme: 10-07-2023 13:16:00


Sadece kalbimizin değil…

Sağlığımızın baş düşmanı desek yeredir…
Neden mi bahsediyorum?
Trans yağlardan…
Doğal bir yağ türü olmayan trans yağ, bitkisel yağa, hidrojen eklenmesiyle endüstriyel bir süreçle elde edilen yağ olarak biliniyor…
İşte bu yağlar kötü kolesterolü yükseltiyor, iyi kolesterol düzeyini de düşürüyor. Sonucunda da; başta kalp damar hastalıkları olmak üzere birçok hastalığa zemin hazırlıyor.
Yüksek gelirli ülkeler daha sağlıklı yağlar kullanırken, düşük gelirli ülkelerde endüstriyel trans yağlar kullanılıyor.
Türk Kardiyoloji Derneği ile Sağlığa Evet Derneği el ele vererek önemli bir projeye imza atarak, “Trans yağa hayır” kampanyası başlattı…
Projenin tanıtım toplantısına ben de katıldım…
Proje toplumda yağlar hakkında farkındalık oluşturmak ve kullanımının azaltılmasını hedefliyor.
Endüstriyel olarak üretilen trans yağların dünyada her yıl 540 bin ölüme yol açtığı tahmin ediliyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 2019-2023 yılları arasında trans yağların tamamen kaldırılmasını hedefliyor. Konunun uzmanları ülkemizde de bu yönde adımlar atılmasını bekliyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün hazırladığı raporda; günlük trans yağ tüketim miktarının günlük enerji ihtiyacının yüzde 1’ini geçmemesini tavsiye ediyor.
Tavsiye ediyor etmesine de…
Çocuklarımızın bayıla bayıla yediği 3 kurabiyede 2 gram, 1 gofrette 3 gram, küçük paket patates cipsinde 3 gram trans yağ bulunuyor.
Şimdi sıkı durun...
Yapılan bilimsel araştırmalar; trans yağların yüksek oranda tüketilmesinin herhangi bir sebebe bağlı ölümleri yüzde 34, kalp damar hastalığına bağlı ölümleri yüzde 28, artırdığını ortaya koydu.
Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Öner Özdoğan, tükettiğimiz trans yağların yüzde 79’unun pasta, kurabiye, kraker gibi yiyeceklerin içeriğinde bulunan margarin, kızartma, salata sosu, çorba, bulyon tabletler ve şekerlemelerle alındığına dikkat çekerek şöyle diyor:
 “Örneğin orta boy bir patates kızartması 8 gram trans yağ içeriyor. Kızartma yağını tekrar tekrar kullanmak kansere kalp hastalıklarına davetiye çıkarıyor. Bu nedenle rengi koyulaşan yağ daha tehlikeli hale geliyor…
Trans yağlara, daha ucuz ve kolay elde edilmesi, uzun süren raf ömrü gibi ekonomik nedenlerle ihtiyaç duyuluyor. Özellikle tekrar kullanıma elverişli olması nedeniyle restoran ve fast food dükkânlarında trans yağlar tercih sebebi oluyor. Trans yağ çeşitleri margarin, pasta, kurabiye, kraker, kızartılmış yağlar, salata sosları, çorbalar, bulyon tabletleri, şekerlemelerdir.
Bir sofra kaşığı tereyağında trans yağ oranı 0.3 gram iken margarinde 2.1 grama çıkmaktadır. Amerikan Kalp Derneği’ne göre günlük 2.5 gramdan fazla trans yağ alınmamalıdır. Bilimsel çalışmalara göre günde 5 gram trans yağ, kardiyovasküler hastalık riskini yüzde 25 artırıyor. Alınan her gram ile risk yüzde 5 artıyor.”
Kalp hastalıklarının arttığına dikkat çeken Doç. Dr. Ayça Boyacı, “1990 yılında 20 yaş üzeri kişilerde yapılan araştırma ile 1 milyon 860 bin kalp hastalığı saptandı…
2008 yılında yapılan araştırma ise 35 yaş üzeri 3 milyon 100 bin kişinin kalp hastalığı olduğunu gösteriyor…
2016 yılında bu sayı 3 milyon 400 bin olarak belirleniyor. Görüyoruz ki kalp hastalıkları açısından çok önemli bir artış var ve bu sayının 2035 yılında 5 milyon 400 bin olacağı tahmin ediliyor. Koroner kalp hastalığı nüfus artışı ve nüfusun yaşlanmasından bağımsız, hayat tarzındaki değişikliklere bağlı olarak, yılda ortalama yüzde 3 oranında artıyor.” diyor.
Değerli okurlarım…
Trans yağlar, ‘sağlığımızın baş düşmanı’ demiştim… 
Prof. Dr. Nurcan Arat, trans yağların vücuda verdiği başkaca zararlarını şöyle dile getiriyor: “Trans yağlar ayrıca; Tip 2 diyabet gelişimi, insülin direnci, metabolik sendrom, kilo alımı, bazı kanserler, gebelik süresinin kısalması, bebeklerde görme ve santral sinir sistemi gelişimi problemi, çocuklarda alerjik hastalıklar, cinsel işlevler üzerine olumsuz etki, sinir sistemi ve bilişsel fonksiyonlarda bozukluklar gibi sorunlara da yol açabiliyor. Diyetle alınan yağ alımının Alzheimer hastalığı riskini arttırdığını gösteren çalışmalar da bulunuyor.”
Toplumumuzun önemli bir kısmı pahalı olduğundan ötürü zeytinyağını kullanamıyor. Ülkemizde mutfağına zeytinyağı girmeyen öyle çok aile var ki, saymakla bitmez…
İşte bu konuda da, saçımı başımı yolasım geliyor…
Ülkemizin dağı taşı zeytin bahçeleriyle dolu…
Türkiye; dünya zeytin ağacı varlığında 4’üncü, zeytinyağı üretiminde de 5’inci sırada. Toplamda 163 milyon civarında zeytin ağacımız olduğu tahmin ediliyor.
Böyle olumlu bir tablo ortadayken halkımız neden zeytinyağını pahalıya yiyor? Bu konunun da enine boyuna sorgulanması gerekiyor.
Sağlığa Evet Derneği’nin Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, şöyle konuştu:
“Eendüstriyel süreçten geçen her üründe miktarı değişmekle birlikte trans yağ olduğunu söyleyebiliriz…
Üründeki trans yağ, yüzde 2’nin altındaysa ‘trans yağ yoktur’ etiketi konulabiliyor. Bu da bize, Türkiye’deki etiketleme yasasının geliştirilmesi gerektiğini gösteriyor.
Bir çiftçinin bahçesinden topladığı zeytinlerle yapıp satışa sunduğu yağda trans yağ olmadığını biliyoruz…
Bu nedenle de zeytinyağı ve ayçiçek yağının katkısız olarak sunulması için tarımın ve küçük işletmelerin teşviki gerekli. Zeytin ağaçlarını kesmek yerine, küçük işletmeler geliştirilmelidir.”
Türk Kardiyoloji Derneği, nasıl beslenilmesi gerektiği konusunda şu bilgileri paylaşıyor:
-Meyve, sebze, tam tahıl, beyaz et, düşük yağlı süt ürünlerini yiyin. Kırmızı et, şekerli gıdalar ve içecekleri kısıtlayın.
-Hidrojenize edilmemiş bitkisel yağlar kullanın. (ayçicek, zeytinyağı)
-İşlenmiş gıda tüketiminde hidrojenize olmamış yağ seçildiğine dikkat edin.
-Bisküvi, kurabiye, pasta, kek, unlu mamüller trans yağ içerir az tüketin.
-Kızartılmış ticari gıdalarından kaçının, trans yağ içerme olasılıkları yüksektir.
-Yağların etiketinde “trans yağ yoktur” yazısını arayın.

 

Dünyanın en sağlıklı ülkeleri

Yukarıda toplumuzun yakasına yapışan ancak koruyucu önlemlerle azaltılması mümkün olan kronik hastalıkları alt alta sıraladım…
Tekrar etmekte fayda görüyorum. Hastalıklar bu güzelim ülkemizin kaderi değildir. Sağlık politikalarımızı değiştirerek bu kötü gidişata bir son verebiliriz…
Dünyanın en sağlıklı ilk 15 ülkesi arasına girebiliriz. Dünyada pek çok ülke bunu başarmış durumdadır…
Nasıl mı?
Çevresel faktörlerle birlikte; kalp-damar, obezite gibi kronik hastalıklarla ve sigarayla mücadele eden ülkelerin toplumları daha sağlıklıdır. 
Bloomberg tarafından hazırlanan En Sağlıklı Ülkeler Endeksi'nde, İspanya ilk sırada yer aldı…
Ortalama yaşam beklentisi, çevresel faktörler, sigara kullanımı ve obeziteyle mücadele gibi farklı kriterlere göre hazırlanan liste 169 ülkeyi kapsıyor…
Türkiye ise 169 ülke arasında 51’nci sırada yer aldı. Araştırmacılar, Akdeniz diyetinin yaşam süresine olumlu yansıdığını vurguluyor.
2019 Endeksi'nde ilk 10'da ağırlıklı olarak Avrupa ülkeleri yer alıyor…
İspanya'da çocuk, kadın ve yaşlılara yönelik önleyici sağlık hizmetleri sayesinde son 10 yıl içinde kalp-damar hastalıkları ve kanserden ölümlerde azalma görüldü.
Navarra Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin araştırmasına göre sızma zeytinyağı ve fındık-fıstıkla desteklenen Akdeniz diyetinde, az yağın tercih edildiği beslenme tarzına göre daha az kalp rahatsızlığı görülüyor.
İşte, bu araştırmaya göre dünyanın sağlıklı ilk 15 ülkesinin sıralaması şöyle:
İspanya, İtalya, İzlanda, Japonya, İsviçre, İsveç, Avustralya, Singapur, Norveç, İsrail, Lüksemburg, Fransa, Avusturya, Finlandiya, Hollanda.
Uzayıp giden listede Bosna Hersek 42, Arnavutluk 43, Uruguay 47, Umman 49, Türkiye 51’nci sırada yer alıyor.  
Demek ki isteyince oluyormuş. Sağlık politikamızı değiştirerek, bizde bu listenin ilk sıralarında yer alabiliriz…
Defalarca vurguladığım gibi sağlıklı beslenmenin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor…
Neymiş?
Akdeniz diyetinin sağlıklı beslenmede çok önemli rolü bulunmaktadır.  Akdeniz diyeti, taze meyve, sebze, zeytinyağı, yeşillik ve balık ağırlıklı bir beslenme tarzını benimseyen bir yöntemidir.
Burada sızma zeytinyağının önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır…
Yukarıda değindim…
Türkiye; dünya zeytin ağacı varlığında 4’üncü, zeytinyağı üretiminde de 5’inci sırada. Toplamda 163 milyon civarında zeytin ağacımız olduğu tahmin ediliyor.
Yav arkadaş tablo böyleyken, biz vatandaş olarak sızma zeytinyağını niye çok pahalıya yiyoruz?
Araştırdım…
Ülkemizde kaliteli bir sızma zeytinyağının 1 litrelik fiyatı markasına göre değişiklik gösteriyor. Fiyatlar şöyle: 52,50 lira, 62,90 lira. (Ocak 2021)
Bir de dünya fiyatlarına göz attım…
İspanya’da 1 litrelik sızma zeytinyağının fiyatı 3,89 dolar, yaklaşık 29 Türk lirası. İtalya’da 5,03 dolar yani 37,45 Türk lirası. Almanya’da 4,59 Euro yani 41,45 Türk lirası.
Şu trajikomik halimize bakar mısınız?
Dünyada zeytin ağacı varlığında 4’ncü sıradayız. Zeytinyağı sofralarımıza çok daha fazla fiyatlarla giriyor.
Olacak şey değil!
Soruyorum…
Nüfusunun önemli bir bölümü ekonomik sıkıntılarla boğuşan toplumumuzda, kaç ailenin sofrasına sızma zeytinyağı giriyor? 
Tabii sadece zeytinyağı değil meselemiz…
Tarım ürünlerinde de öyle… 
Tarlada 50 kuruş. Markette 5 lira…
Böyle bir ortamda sağlıklı beslenmek mümkün müdür? 
Biz ülke olarak bunları hak etmiyoruz. 
Değerli okurlarım…
Sağlığımızı tehdit eden faktörleri yukarıda ayrıntılarıyla anlattım. Anlatmaya da devam edeceğim…
Hep birlikte ‘büyük fotoğrafa’ bakalım…
İşte o zaman sağlıkta yaşananları çok daha iyi anlayabilir ve de sorgulayabiliriz…
 

Coşkun BEL / Sağlıkta Hapı Yuttuk / Kitaptan bir bölüm

 





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YUKARI