Böbreklerimiz tükeniyor!
Böbrek sağlığının önemine dikkat çeken Türk Nefroloji Derneği, Dünya Böbrek Günü'nde önemli uyarılarda bulundu...
Önemli projelere imza atan Türk Nefroloji Derneği, Dünya Böbrek Günü'nde Kadıköy Kalamış Parkı'nda etkinlik düzenleyerek basın açıklaması yaptı.
Geniş katılımlı toplantıda dernek yönetici ve üyeleri, düzenli yapılan egzersizin böbrek sağlığına kattığı öneme dikkat çekmek için Kalamış Parkı'ndan, Kadıköy Yoğurtçu Parkı'na yürüdü.
Düzenlenen basın toplantısında; Prof. Dr. Elif Arı Bakır, Prof. Dr. Melike Betül Öğütmen, Prof. Dr. Galip Güz, Prof. Dr. Ali Rıza Odabaş, Prof. Dr. Sena Ulu, şu bilgileri verdi:
Sessiz seyrediyor
"Böbrek hastalıkları ülkemizde ve dünyada hızla yükseliyor...
Dünyada erişkin nüfusta kronik böbrek hastalığı sıklığı yüzde 10'un üzerinde seyrediyor. Bu rakam, günümüz dünyasında yaklaşık 850 milyon sessiz seyreden veya tanı konmuş kronik böbrek hastası olduğu anlamına geliyor.
Bu üç riske dikkat...
Sessiz seyreden kronik böbrek hastalığı açısından risk yaratan hastalıklar:
1-Diyabet
2-Hipertansiyon
3-Proteinüri ile seyreden kronik glomerülonefrit (böbreklerdeki küçük filtrelerin iltihaplanması)
“Sessiz pandemi” olarak isimlendirilen kronik böbrek hastalığının erken tespit edilmesi için yılda bir kez aile hekimine başvurunuz ve tetkiklerinizi yaptırınız.
Türkiye’de 68 Bin Üzerinde Diyaliz Hastası Var
Son dönem böbrek hastalığı (böbrek yetmezliği), kronik böbrek hastalığının en ileri evresidir. Bu aşamada böbrekler vücudun ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelir ve hastaların yaşamlarını sürdürebilmeleri için böbrek yerine koyma tedavilerine (diyaliz veya böbrek nakli) ihtiyaç duyulur.
T.C. Sağlık Bakanlığı ve Türk Nefroloji Derneği verilerine göre, Türkiye’de 2024 yılı itibarıyla 68 binin üzerinde hasta diyaliz tedavisi görmektedir. Son dönem böbrek yetmezliğine en sık diyabet neden olurken, bunu yüksek tansiyon (hipertansiyon) ve diğer kronik böbrek hastalıkları izlemektedir. Diyaliz hastalarının büyük çoğunluğunda diyabet ve hipertansiyon gibi ek sağlık sorunları bulunmaktadır.
Erken Tanı ve Tedavi Hayat Kurtarıyor
Uzmanlar, kronik böbrek hastalığının erken tanı ve tedavi ile ilerlemesinin önemli ölçüde engellenebileceğini vurgulamaktadır. Erken müdahale sayesinde daha az hasta son dönem böbrek yetmezliği aşamasına ulaşmakta, bu da yaşam kalitesini artırmakta ve tedavi maliyetlerini azaltmaktadır.
Böbrek Sağlığınızı Koruyun
Böbrek sağlığını korumak ve böbrek yetmezliğini önlemek için düzenli sağlık kontrolleri yaptırmak, sağlıklı beslenmek, tuz tüketimini azaltmak ve diyabet ile hipertansiyon gibi risk faktörlerini kontrol altında tutmak büyük önem taşır.
Her yıl 3.500’ün üzerinde böbrek nakli gerçekleşiyor
Böbrek nakli, son dönem böbrek yetmezliği hastaları için en etkin ve tercih edilen tedavi seçeneğidir. Ülkemizde her yıl 3.500’ün üzerinde böbrek nakli gerçekleştirilmektedir.
Başarılı bir nakil, hastaya çalışır durumda sağlıklı bir böbrek kazandırarak diyalize bağımlı olmadan hayatını sürdürme imkânı verir. Ancak böbrek nakli için uygun bir organ bulmak gerektiğinden, organ bağışının önemi büyüktür.
Nakiller, canlı vericiden (ör. akraba) veya kadavradan (beyin ölümü gerçekleşmiş donörden) temin edilen böbreklerle gerçekleştirilir. Ameliyat öncesinde verici ve alıcının detaylı tıbbi değerlendirmesi yapılır; nakil sonrası ilk aylarda özellikle ilk bir ay hastanın yakından izlenmesi, böbreğin uzun vadeli başarısı açısından kritik önem taşımaktadır.
Hemodiyaliz ve Periton Diyalizi
Böbrek nakli şansı olmayan veya nakil öncesi bekleme dönemindeki son dönem böbrek yetmezliği hastalarında, yaşamı sürdürebilmek için diyaliz tedavisi uygulanır.
Diyaliz, vücutta biriken zararlı atıkları ve fazla sıvıyı temizleyerek böbreklerin görevini kısmen üstlenen bir tedavidir. Başlıca iki tür diyaliz yöntemi vardır: hemodiyaliz ve periton diyalizi. Hemodiyaliz, hastanın kanının bir makine aracılığıyla yapay bir filtreden geçirilip temizlenmesi işlemidir; genellikle haftada 3 gün diyaliz merkezinde uygulanan her bir hemodiyaliz seansı yaklaşık 4 saat sürer . Hemodiyaliz en yaygın kullanılan diyaliz yöntemidir; dünya genelinde diyaliz hastalarının yaklaşık %90’ı, Türkiye’de ise %95’i hemodiyaliz tedavisi görmektedir.
Tedavi hastanın tıbbi durumuna göre belirleniyor
Periton diyalizi ise karın boşluğuna yerleştirilen yumuşak bir kateter aracılığıyla, karın zarını (periton) doğal bir filtre olarak kullanarak kanda biriken toksinleri ve fazla sıvıyı vücuttan uzaklaştırma esasına dayanır. Bu yöntem hastanın günlük olarak evde kendi kendine uygulayabileceği bir tedavi olup, sürekli yapıldığı için kanda üre, kreatinin, potasyum gibi zararlı maddelerin düzeyini daha stabil tutar ve hastaya daha özgür bir yaşam sağlar .
Her iki diyaliz yöntemiyle de hastaların yaşamının sürdürülebildiğini ve tercih edilecek yöntemin hastanın tıbbi durumuna ve yaşam tarzına göre belirlendiğini belirtmektedir. Özellikle diyalize yeni başlayacak olan hastaların her iki diyaliz yöntemi hakkında bilgiye sahip olması, daha iyi bir yaşam kalitesi ve uzun vadede başarılı sonuçlar sağlayabileceği uzmanlarca ifade edilmektedir.
Türk Nefroloji Derneği öncü bir rol üstleniyor
Türk Nefroloji Derneği (TND), Türkiye’de böbrek hastalıklarının önlenmesi ve tedavisi konusunda hem bilimsel araştırmalar yaparak hem de halkı bilinçlendirmeye yönelik projeler yürüterek öncü bir rol üstlenmektedir.
Dernek, 2011 yılında yürüttüğü CREDIT çalışması ile Türkiye’de kronik böbrek hastalığının yaygınlığını ortaya koymuş ve o tarihten bu yana her yıl yayımladığı ulusal böbrek kayıt raporları ile diyaliz ve transplantasyon alanındaki güncel verileri paylaşmaktadır.
Böbrek candır
Halkın bilinçlenmesi için her yıl Dünya Böbrek Günü kapsamında ülke genelinde etkinlikler ve basın toplantıları düzenlenmekte, örneğin 2024’te gerçekleştirilen “Böbrek Candır” temalı toplantıyla kronik böbrek hastalığının önemine dikkat çekilmiştir. Bilimsel alanda da aktif olan dernek, Türk Nefroloji Dergisi aracılığıyla güncel akademik çalışmaları yayınlamakta ve her yıl düzenlediği ulusal kongrelerle nefroloji alanındaki bilgi paylaşımını sağlamaktadır.
Derneğin bu çok yönlü çalışmaları sayesinde, Türkiye’de böbrek hastalıklarının erken tanı ve tedavisine yönelik önemli adımlar atılmakta ve hem halk sağlığına hem de bilim dünyasına değerli katkılar sunulmaktadır."